DÜGÜM NOKTASI-KUM SAATI MEYDANI
Ozan FERTELLI / SARİSSA YAYINLARI
Sanırım okunmaya
başlanmadan önce kendimle ilgili bir şeyi açıklamam gerekiyor; pek önemli değil
bir noktadan sonra ama her şeyi daha anlaşılır hale getirebilir. Gerçi böyle
bir kaygım yok ama en azından okuyana “yalnız değilsin” mesajı verebilir bu
anlamsız akışta. Uzatmaya gerek yok:
On iki yaşımdayken
rengimin soluk hissedilmesi (annem tarafından) yüzünden kan tahlili yapıldı.
Kana ve bedene rengini veren, oksijen taşımakla yükümlü hemoglobin adı verilen
kan hücreleri azmış. Bu yüzden altı ayda 2-3 ünite olmak üzere kan almaya
başladım. Kan kanserinden ve talesemiden ayıran özellikleri olduğu için başka
bir isim konması gerekiyordu fakat hastalıktan ziyade adı sendrom olarak
geçiyordu: Myledisplastik sendrom. Ya da kısaca MDS. Bu ad ya da sendrom, farkı
bilmeyen on iki yaşındaki bir çocuk için (yeterince) ağır ve yoğundu. Tabi
bunun sonunda yıllar sonra bu çocuğun:
“Hiçbir zaman yeterince
yeterli değildir.” diye yazacak olması ironi. Tam bu zamanlarda tanrıya olan
bilinçli isyan ve ayaklanmamın tohumları atıldı ve yazmaya başladım. Şiirle
başlayan öykü hikâyeyle devam ediyor şimdilik ileride ne olacak göreceğiz.
MDS’nin Türkçe anlamı nedeni belli
olmayan kan hastalığı ya da sendromu ne fark ederse. Bunun iyileşip normale
dönmesi, her tür kan hastalığının nihai çözümü, tedavisi olabildiğince yüksek,
ilik nakli ise çok zor bulunuyor. Bu ilik vericisi en yakın akrabalardan
olabildiği gibi tamamen uzak yabancılardan da olabilir. Ablamın ilik dokuları
%100 uyduğu için başka insanlardan arama şanssızlığını yaşamadık. Çoğunlukla
yanımda ailem (annem, babam, ablam) vardı. En büyük destekçilerim ve tek yaşam
dayanağımdılar. Bu ilik nakil olayının gündeme gelmesi, Türkiye’de doktorlardan
tatmin olamayacak şeyler duyduktan sonra zar zor askeri atama sayesinde (babam
GATA aracılığıyla) yurtdışında İngiltere’de, tedavi